
Askere yönelik yaşanan son geniş çaplı gözaltılar, iktidar kavgasının sürmekte olduğunu açıkça gözler önüne seriyor.
Parlamenter sisteme ve halkın iradesine yönelik her türlü darbe girişiminin lanetlenmesinin ve boşa çıkarılmasının gerekeceği bizler için tartışmasızdır.
Ancak hükümet ve yakın çevresinin yalnızca kendilerine yönelik darbe girişimleri ile sınırlı bir demokratlık gösterdiği açıktır.
Seçilmiş AKP hükümeti batıda iktidarına el kaldıran askeri vesayete karşı haklı mücadelesini verirken, doğuda seçilmiş, Kürt halkının temsilcilerini, BDP belediye başkanlarını, yöneticilerini tutuklatmakta, askeri vesayet ile bir başka darbeye imza atmaktadır. Son dönem tutuklanan BDP üye ve yöneticilerinin sayısı 1500 ü geçmiştir! Bu seçilmiş iradeye açık saldırıdır; bir darbedir.
Darbelere karşı gerçek ve sonuç alıcı bir mücadele yürütülmek isteniyorsa, önce Kürt halkına ve seçilmişlerine yönelik darbe girişimlerinden hükümet bizzat kendisi vaz geçmelidir. Sonra da en hızlı şekilde sivil, demokratik bir anayasanın oluşumu için en katılımcı çalışma şartlarını oluşturmalıdır. Bu anayasa ile ülkenin geçmişindeki başarılı ya da başarısız tüm darbelerin faillerini yargılamak da mümkün olacaktır.
Dün DGM'lerden dönüşme özel görevli mahkemelere,sabaha karşı yapılan ev baskınlarına, haksız tutuklamalara ses çıkarmayanlar da, sanki yargı düne kadar siyasal değilmiş,bağımsız ve tarafsızmış da bu siyasallaşma ile yeni karşılaşmaktaymışız gibi samimiyetsiz bir söylem içindedirler.
Yani muhalefet adı altında örgütlenmiş milliyetçi militarist güçler de söz konusu olan askerler ve Ergenekon olduğunda yargının bağımsız olması gereken bir kurum olduğunu hatırlamışlardır.
Ama söz konusu olan Kürtler, ezilenler, devrimciler olduğunda hafızalarının yine eski halini alacağı da açıktır.
İktidarı, muhalefeti, asker ve sivil bürokrasisi ve yüksek yargısı, Kürtler söz konusu olduğunda aynı cephede yer alarak hukuksuzluğu desteklemektedirler.
Darbeye karşı mücadele yürüttüğünü söyleyenler, demokratikleşmenin önündeki en önemli engel olan Kürt sorununda bir darbe süreci yaşanmakta oluşuna en hafifinden tepkisiz kalmaktadırlar.
Askeri vesayetin gerçek anlamda geriletilmesi ve nihayet kaldırılması, demokrasi güçlerinin bu mücadelede inisiyatif almalarıyla gerçekleşecektir.
Doğuda da batıda da darbeye dur demek, askeri vesayetin geriletilmesi ve ortadan kaldırılması Kürt meselesinin çözümünü mümkün kılmadan olanaksızdır. Kürtlerle savaş sürdüğü sürece darbe tehditleri ve askeri vesayet rejimi sürecektir.
DEMOKRASİ ve ÖZGÜRLÜK HAREKETİ
0 yorum:
Yorum Gönder