RSS FEED

Sayfalar

İbo-Mahir-Deniz Zafere kadar izinizdeyiz



Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya, ölümlerinin üzerinden geçen onlarca yıla rağmen, nasıl da gençler! Onları tarihin tozlu sayfalarına gömmeye kalkışanlara inat nasıl da canlı, güncel ve yaşam dolular! Gençlerin ellerinde nasıl bayraklaşıyorlar!
Onları asanları, kurşunlatanları, işkencede katledenleri ise kimse savunamıyor bugün. Her biri birer zavallı yaratık olarak, ya sinsice gizleniyor, ya da milyonların öfkesinin altında eziliyor. Adalet mücadelesiyle bu katillerden hesap sormak giderek daha olanaklı ve daha yakıcı hale geliyor.

Denizlerin, Mahirlerin ve İbrahimlerin fikirleri, anıları ve mücadeleleri her geçen yıl daha da büyük yığınların bilincine işleniyor. Onların şehit düştüğü yıl dönümleri, onbinlerin sevgi ve ilgisiyle sarmalanıyor. Bu muazzam ilgi, halkımızı derinden saran toplumsal uyanışın bir belirtisi, alameti değil mi? Denizler şahsında halkımızın bayraklaştırdığı, aslında değişim arzusu ve arayışı değil mi?

Leş kargaları, akbabalar gibi onların mirasını kendi kirli çıkarları uğruna sahiplenmeye çalışan, onların anısını çarpıtarak bozmaya kalkışanlar da var! Halkımızın tüm değerlerini, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini emperyalizme peşkeş çekmeye dünden razı sözde ‘yurtsever’ özde milliyetçi-faşist kesimler, başı çekiyor bu iç boşaltma yarışında.



Deniz’i, Mahir’i bir Kemaliste indirgemeye çalışıyorlar. Onların devrimci olduğunu, sosyalizm ideali uğruna dövüştüklerini belleklerden silmeye çalışıyorlar. ‘68 gençliğinin, '71 devrimci atılımına giden yolda adım adım aştığı Kemalist yanılgıları öne çıkarıyorlar. Denizleri asan Amerikancı faşist ordunun postal yalayıcılığını yapan bu kesimler, sahtekârca Denizleri sahiplenmeye çalışıyor.



Bunların karşısında liberaller var. Onlar da Denizleri cuntacı, milliyetçi, hatta Ergenekoncu (!) olarak sunmaya, şeytanlaştırmaya çalışıyorlar. Denizlerin mücadele içinde aştıkları ordu hakkındaki yanılsamalarını öne çıkarıyor, bugünkü nasyonal faşistlerle Denizleri bir tutmaya çalışıyorlar. Aslında tersinden, onlar da Kemalist ‘ulusalcı’ kesimlerle aynı şeyi söylemiş oluyorlar. Oysa Denizlerin Filistin’de dövüşen, Küba’da devrimi soluyan, Vietnam’da direnişe aşık olan yürekleri, bu çapsız sahtekarlara en net yanıttır.



Her iki kesimin anlaştığı bir diğer nokta ise; İbrahim Kaypakkaya’yı yok saymak, görmezden gelmek, unutturmaya çalışmak. İbrahim’in Kürt sorunundaki net duruşu ve Kemalizm’den kopuşması karşısında büyük bir sınıfsal kin ve nefret besliyorlar. Devlet de asla esnemiyor Kaypakkaya’nın anısı karşısında. 18 Mayıs anmalarını terörize etmeye devam ediyor.



Denizler, Mahirler ve İbrahimlerin mirası, bugün de yolumuzu aydınlatan bir meşaledir. Kuşkusuz, onları aynen tekrar etmek söz konusu değildir. Nihayetinde bir filizdi onlar, mirasları tabii ki Marksist eleştirel süzgeçten geçirilmelidir. Ancak önemli olan, bu filizin izini sürmektir. Deniz, Mahir ve İbrahim’in açtığı silahlı devrim yolundan yürümeyi sürdürmektir.



Dünkü siyasal çizgileri ne olursa olsun, bugün M. Ali Aybarların, Sadun Arenlerin evrimci parlamentarist yolundan yürüyenlerin Denizleri, Mahirleri sahiplenmesinde de derin bir tutarsızlık vardır. Zira bu üç devrimci önderin mirası, onların peşinden silahlı devrim yolunda yürüyen, nice bedeller ödeyen yüzbinlerin mücadeleleriyle bütünleşmiştir. '71, bu topraklarda 37 yıldır sürmekte olan devrimci mücadeleden koparılamaz. Eski dönemde, '71 devrimciliğinin tek bir kanalını sahiplenen sloganlarla anıldı onlar. Bugün, her üç kanalı da kucaklayan, her birinden öğrenen bir görüş açısıyla sahiplenmek gerekiyor, '71’in yıldızlarını. Onların mirasını içerip aşan, ileri yanlarını derinleştirerek bugüne taşıyan, geri yanlarını eleştirerek aşan bir hatta yürümek gerekiyor. Bu yüzden, sadece Denizleri, sadece Mahirleri veya sadece İbrahimleri değil, üçünü birden sahipleniyoruz. 1920 Mustafa Suphi TKP’siyle birlikte, ‘71 devrimci atılımını kökümüz, dayandığımız dolaysız tarih olarak görüyoruz. Devrim ve sosyalizm yolunda, “Zafere kadar” İbo, Mahir ve Deniz’in izindeyiz.

0 yorum:

Yorum Gönder

Return top