RSS FEED

Sayfalar

İşçinin güvenliği celladına emanet


İSTANBUL (17.09.2010)- Hükümat tarafında konfederasyonlara gönderilen “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı” işçi sınıfı ve ezilen milyonların beklentilerine yanıt vermiyor. Çözümsüzlük dayatan yasa tasarısıyla ölümüne sömürülen işçileri can güvenliği cellatlarına emanet ediliyor.

Neoliberal ekonomi politikalarının en acımasız uygulayıcısı durumunda bulunan AKP hükümeti çalışma yaşamının tümünü taşeron sistemine devredecek bir yasa tasarısını daha değerlendirmek üzere sendika ve meslek örgütlerine gönderdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 23 Ağustos 2010'da sendikalara gönderilen İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı 2006 yılından bu yana tartışılıyor. Ancak; tasarı işçi sendikalarının görüş ve taleplerine karşılamadığı için üzerinde bir uzlaşma bulunmuyor.

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi yazalı bir açıklama yaparak İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı’yla AKP'nin, bir taşla iki kuş birden vurmayı amaçladığını; taşeronlaşmanın önündeki engellerin kaldırılarak, işçinin can güvenliğinin piyasa koşullarına teslim edileceğini belirtti.

AKP'nin, 8 yıllık hükümeti boyunca sermayeye hizmet ettiğini, bu süre zarfında burjuvazinin çıkarlarını savunduğunu ve bunu tüm toplumun çıkarınaymış gibi sunduğunu belirten Çelebi, topluma çözüm diye çözümsüzlüğü derinleştirecek reçeteler sunulduğunu belirtti.

Taşeronlaşmaya yasal çerçeve

DİSK Başkanı Çelebi İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı'yla bunun son örneğinin yaşandığını vurgulayarak; “Madenlerde ve tersanelerde ihmaller zincirinin sonucu olan iş cinayetlerinden birinci derecede sorumlu olan taşeron uygulamalarının önüne geçilmesi, iş sağlığı ve güvenliği alanında daha kurallı bir çalışma yaşamının oluşturulması acil bir ihtiyaçken, “İş sağlığı ve güvenliği” başlığı altında hazırlanan yasa tasarısı ile taşeronlaşmanın ve bu alanın da piyasalaşmasının önünün açılıyor olması trajikomiktir.” dedi.

Yasa tasarısının 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 2. Maddesinin “Tanımlar” başlığında düzenlenen alt-işverenlik (taşeronluk) ilişkisinin tanımına yeni bir düzenleme getirmeyi hedeflediğini belirten Çelebi; “Taslağın içeriği iş sağlığı ve güvenliği olmasına rağmen, taslağın 28. Maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 4857 Sayılı İş Kanunu’nun alt işverenlik ilişkisini düzenleyen 2. Maddesinin altıncı fıkrası değiştiriliyor. Yasa tasarısının içeriği ile uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen böyle bir düzenlemeye taslakta yer verilmesi, hükümetin gerçek niyetinin iş sağlığı ve güvenliği alanında yaşanan çok ciddi sorunların üstesinden gelecek bir mevzuat değişikliğini gerçekleştirmek değil, piyasa aktörlerinin talepleri doğrultusunda bir yasa çıkarmaya çalışırken, aynı zamanda taşeronluk ilişkisinin önündeki yasal engeli de ortadan kaldırma amacını güdüyor. ”

Tasarı taşeron lehine genişletildi

Sermaye sözcüsü hükümetin yapmak istediği değişikliği, mevcut uygulama ile yapılmak istenen tasarıyı kıyaslayarak gösteren Çelebi, açıklamasında “Mevcut uygulamada 'asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesi' için 'işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme' koşulları birlikte aranmaktadır. Oysa yeni düzenleme için iki koşuldan herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda, iş taşerona verilebilecektir. Bu da taşeronlaşmayı yaygınlaştıracaktır. ” diye belirtti.

Tasarının yasalaşması durumunda olası sonuçlarına dikkat çeken Çelebi, taşeronlaşmanın önünün böylesine açılması durumunda sömürü koşullarında çalışan sınıfın iş ve can güvenliği başta olmak üzere işyerlerinde sendikal örgütlülüğe çok ciddi darbe vurulacağını belirtti.

DİSK bu çerçevede;

-İş sağlığı ve Güvenliği alanında en önemli sorun alanı olarak görülen taşeron uygulamalarının önünün açılmasının sorunu çözmekten çok derinleştireceğine dikkat çekmektedir.

-İş cinayetlerinin birbiri ardına gündeme geldiği bu süreçte taşeronlaşmanın önüne geçilmesini bir zorluluk olduğundan hareketle, taşeronlaşmanın siyasal iktidar eli ile güçlendirmeye çalışılmasının hangi saiklere dayandığını merak etmekte ve tatmin edici cevaplar aramaktadır.

-İş sağlığı ve güvenliği alanının piyasa konusu edilmesinin tehlikelerine dikkat çekmekte ve sorunun çözümünün kurallı bir çalışma yaşamının inşa edilmesinde, yasal yaptırımların ve denetimlerin artırılmasında olduğuna vurgu yapmaktadır.

-Sendikalaşmanın, kurallı bir çalışma yaşamı için olmazsa olmazlardan olmasından hareketle, sendikalaşma önündeki engellerin bir an önce kaldırılmasını talep etmekte, bunun hükümetin samimiyet testi olacağının altını çizmektedir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Return top