RSS FEED

Sayfalar

Sosyalistlikten istifa edilemez Ümit Kıvanç


Sifonu çekmemmiş miydik?

Çekmiştik ama… Cumartesi günü Taraf gazetesinde “Ben hâlâ buradayım” diyen bir yazı daha yayınlandı. Ümit Kıvanç, Taraf’taki yazısında biz BirGün okurlarına da seslendiğinden, naçizane bir okur olarak kendimi cevap vermekle yükümlü hissettim.

Bütün derdi, belli: hani biz gazetemizde ilan etmiştik ya “Artık bu cenahla ilişkimiz kesilmiştir, bunların solculukla alakası kalmamıştır” diye, o da diyor ki “Asıl biz sizi terk ettik!”

Hiç fark etmez, “yetmez ama” uzak durun da değil, yeter ki uzak durun!

Ümit Kıvanç’ın aklı hâlâ Soğuk Savaş gazıyla çalışıyor. Ağzından bir türlü düşürmediği “değişimi” dahi fark edememiş. Darbeler döneminin, darbeler patronu ABD tarafından bitirildiğini, küreselleşme çağında emperyalizmin siyaseti kurgulama tarzının değiştiğini (tıpkı darbe heveskarları gibi) o da hâlâ algılayamamış… Ya da diyelim ki, “değişimi” fark etmiş de bunu sadece AKP’ye endekslemiş, çünkü ufku bu kadar...

Diyor ki: “Birgün gazetesi, ‘Yesinler birbirlerini’ dedi, hatırlayacağınız üzre. Bu kendi başına dünya sosyalist hareket tarihine geçecek bir ayıptı, bunu anlatamadık.”

İyi de Ümit Kıvanç, asıl sen ayıp etmiyor musun? Gazetemiz “Yiyin birbirinizi” dedi ve yediler işte birbirlerini! Yemediler mi? İki tarafın da kirli çamaşırları ortaya döküldü. Ve siz de yediğiniz AKP yandaşı yaftasıyla kalmadınız mı? Elbette en çok yiyen AKP oldu. Ordu şimdi AKP’nin ordusu kılınmadı mı? Sizler de olmamış darbeye karşı direnen en kahraman Rıdvanlar olarak tarihe geçmediniz mi? Bu kahramanlığınızın katkısıyla YÖK yani üniversite AKP’nin kalesi olmadı mı? Medyanın büyük bir kısmı artık AKP’nin ve cemaatin eline geçmedi mi? “Çevre merkeze el koydu” dediniz, Başbakanınız da “sermaye el değiştirdi” demedi mi? Artık nur topu gibi “demokratik” bir sermaye sınıfınız da var, Allah’ın izniyle işçileri daha az sömürür, siz yeter ki dua edin!

Yani bu yiyişmeden “sizler” kazançlı çıktınız, daha ne istiyorsun!

Üstelik derdini anlatırken sirkatin söylüyor, okuyucularını baştan kurduğun yalan sistematiğine yerleştirerek konuşuyorsun: “Önce herkesi birilerinin şeytan olduğuna inandırırsınız, sonra onların her yaptığı kötü olur. Nitekim Birgün (çevresi) de böyle yaptı” demişsin ya, bana da söyleyecek farklı bir şey bırakmıyorsun: “Önce herkesi birilerinin Ergenekoncu olduğuna inandırırsınız, sonra onların her yaptığı kötü olur. Nitekim Taraf (çevresi) de böyle yaptı.”

Yapmadı mı? Yemin et!

Yemin edersen taş olursun diyeceğim ama zaten zıvanadan çıkmışsın. Hayri Kozanoğlu hocamızın demecindeki “Türkiye’nin oldukça kemikleşmeye yüz tutan ‘yüzde 60 sağ-yüzde 40 sol’ dengesi büyük ölçüde referanduma da yansımış görünüyor” lafını da cımbızlayarak, “akıl kaçırtacak sözlerle” yorumluyorsun. Sana göre Hayri Hocamız meğer şöyle demek istiyormuş: “Nişantaşı’nın halktan iğrenen ırkçıları, Cihangir’in ille de orijinallik peşindeki şuursuzları, İzmir’in Kürtleri taşlayan beyinsizleri, şehit cenazesi kaldırmaktan ruhu kararmış, kinle dolmuş Egeliler, Hrant’ı yaşarken öldüren o ahlâksızca hükmü veren yargıçlar, devletin koçbaşı Hürriyet gazetesi, dağda bekleşen dokuz gerillayı sebepsiz yere öldürten kuvvet komutanı, Silivri cezaevindeki Ergenekon sanıkları... ‘yüzde 40 sol’a dahildir. Birgün ile birlikte.”

Tek kelimeyle: Yuh! Kendinize dair, “Biz de işte, ABD ve AB emperyalizmleri ile F tipi örgütlerin ya gönüllü hizmetkârı ya şuursuz şakşakçıları olarak, ‘yüzde 60 sağ’a dahiliz” şeklindeki algılamana elbette itirazım yok. "Hayri Kozanoğlu'nu sükunetli bilirdik ama bu saatten sonra kimseden sükunet, kibarlık beklemeyiz. Onu savunmak da bana düşmez, lakin BirGün okuru olarak, onun sözlerinden şu basit sonucu çıkartabilecek akıl ve izana elbette sahibim:

Bu referandum Türkiye’deki tarihsel sağ-sol dengesi diye bilinen denklemden farklı bir sonuç yaratmamıştır. Hayri Hocamız, referandumun yüzde kırkı içinde olanların sadece solcular olmadığını elbette bilir. Ama söylediği, hayır oyu vermiş olanların hepsi solcu olsa bile denklemdeki azami gücün ancak “bu kadar” olduğudur. Yine de iyimserdir ve tespitini şöyle sürdürmektedir: “Sosyalist-devrimci-radikal sol açısından bakılırsa; ÖDP, TKP, EMEP, Halkevleri‘nin bir araya gelmesi gelecek açısından önemli bir buluşmaydı.” Sanırım senin nasırına basıldığı yer işte görmezden geldiğin bu tespittir ve bu tespit de elbette “asıl sosyalist biziz” diye çığırtman önünde ciddi bir engeldir. Çünkü solu tasfiye programının başlıca enstrümanlarından birisi senin gibilerin “asıl sosyalist biziz” diye çemkirebilmesidir.

Ama sen hakaretlerine zaten mesnet bulmuşsun: “Çünkü giderek tuttuğumuz saflar öyle bir ayrışıyor ki,” diye laflarını sürdürüyorsun… Ve yine halt ediyorsun. Bizler daha önceleri tuttuğumuz safların (giderek değil!) çoktan ayrıştığını ilan etmiştik, daha ne diyorsun!

Eh, hikmetini bizden esirgemiyor, öğüt vermekten kaçınmıyorsun: “Ağabeylerinizin Lenin’den anlayıp size aktardığı, galiba aşağı yukarı şöyle bir şey: Bütün iktidar sovyetlere verilmesin, çünkü bu meclislerdeki işçi ve asker temsilcileri dindar.”

Anladık, derya denizsin, hem Lenin’i biliyor, yetmiyor Rosa Luxemburg ve Antonio Gramsci’yi de hatmetmiş bulunuyorsun. Breh breh! Haliyle biz cahiller sürüsüne elitler tepesinden bakabiliyorsun: Eh işte, bunları biz bilmiyormuşuz, okumamışız… Bu yüzden de bütün iktidar Sovyetlere dahi demezmişiz, çünkü o Sovyetlerde dindarlar var olurmuş! Yahu Ümit Kıvanç, “Bu komünistler zaten Kuran da yakarlar, Allah’a da küfrederler” diyenlerden azıcık bir farkın olsun be… Bu kadar özdeşleşme müttefiklerinle be adam! Sizlere ne yaptılar böyle?

Yahu sizler artık sosyalist, devrimci filan olmaktan çıkıp sahiden de sadece tuhaf bir “şey” oldunuz. Adınızı da kendiniz koydunuz, “şeyhinizin sol şeyi” olmayı tercih ettiniz.

Madem; “siz, otokrasi, burjuvazi ve Çarlık ordusu subaylarıyla birlikte ‘sol’ kampı oluşturun. Bu halinizle, değil devrimci, ‘demokrat arkadaş’ bile olamazsınız” diyebiliyorsun!

Madem; “Ben Humeyni ile aynı safta Şah rejimine karşı savaşır, sonra da iktidar mücadelesini kaybedip öldürülürdüm. Kabul. Siz ne yapardınız? Şah’ın ordusu kefen giymiş yürüyen on binlerce insana ateş açarken ‘yesinler birbirlerini’ derdiniz, onu biliyoruz” dahi diyebiliyorsun!

O halde, bizler sifonu son kez çekmeden önce, şunları da dinlemeye mecbursun!

Dinle ki, “Otokrasi, burjuvazi ve Çarlık ordusu subaylarıyla birlikte ‘sol’ kampı oluşturun” diye höykürdüğün ama emperyalizme, oligarşiye, burjuvaziye ve militarizme her zaman postasını koymuş devrimcilerden sana son bir nasihat olsun:

Ortalıkta “Şah” filan yok. Bu bir. “Şah” mat oldu… Sizin gibi piyonlar var sadece… Bu da iki… Darbeye karşı kahramanlık taslıyormuş gibi davranmanın da hiçbir delikanlı tarafı yok. Çünkü darbe filan da yok. Çünkü “Şah” artık darbe istemiyor. Satranç tahtasına sürdükleri senin gibi piyonları kırpıp kırpıp medya yıldızı, köşe yazarı yapıyorlar artık. Bakıyoruz da AKP ve cemaat medyasında ve ekranlarında sesiniz epey gür çıkıyor…

Rolünüzü iyi becermektesiniz. Yalan sizde… İftira sizde… Goebbels propagandasının bütün ince ve sinsi taktikleri sizde… Sahibiniz bir tarafından üfürünce öbür tarafından “asıl sosyalist biziz, asıl sosyalist biziz!” diye ötebilme düdüklüğü de sizde….

Ümit Kıvanç, “sosyalistlikten istifa işlemlerinden” söz ediyorsun ya... Behey şaşkın! Sosyalistlik senin sandığın gibi para kazanılan bir iş değil. Kıdem tazminatı, tatil günleri, emekliliği filan olmaz. Behey küfürbaz! Sen belki sosyalistlikten istifade etmişsindir ama sosyalistlikten istifa edilemez… Senin gibilerin yaptığı gibi “sosyalistlikten” sadece cayılabilir, yaptığınız da budur ve hiç şaşırtıcı değildir.

Sosyalist hareket ise ancak dipten gelen dalgalarda hayat bulur… Sizlerin medyatik gürültüleriniz ise sadece bağırsak gurultusudur. O da geçer…

Ama, sizler de bu ülkenin bir realitesisiniz ve işte referandum sonuçlarının posasından arda kalan bir şey’siniz. Ama katiyen bir “başlangıç” sayılamazsınız. Sadece zavallı bir sonuçsunuz. Kendinizin de değil, başkalarının sonucu… Posa, bir sonuçtur!

Bizde istifa müessesesi yoktur, arkadaş!

Zaten sifonu çekmiştik. Daha fazla su ziyan ettirmeyin.

Y. YILDIZ

0 yorum:

Yorum Gönder

Return top